Hikayeler her zaman insanların birbirleriyle bağlantı kurmalarının en etkili yollarından biri olmuş, anlatılan hikayeler aracılığıyla oradaki karakterlerin deneyimlerine tanık olup, kederlerini, korkularını, sevinçlerini ve umutlarını hissetmişlerdir.
Fotoğraf makinesi icat edildiği günden bu yana sadece anı kaydeden bir araç olmamış, aynı zamanda görüntü aracılığıyla çok güçlü bir hikaye anlatma aracı haline gelmiştir. Sözlerle anlatılması zor olan duyguları ve karmaşık gerçekleri insanlara aktarmış, fotoğrafa bakanların o anla bağ kurmasını, fotoğrafçının gördüğü dünyayı anlamasını sağlamıştır.
Fotoğrafçıların gördüklerini, duyduklarını, tanık olduklarını yani gerçek hikayeleri anlatma istekleri sonucunda belgesel fotoğrafçılık gelişmeye başlamıştır.
Belgesel Fotoğrafçılık Nedir?
Belgesel fotoğrafçılık, bir olay ya da durumun altında yatan nedenleri, sonuçlarını ve insan yaşamındaki yansımalarını anlamaya çalışıp, herhangi bir kurgusal müdahale ve yönlendirme olmadan olduğu gibi yansıtılmasını hedefler. En önemli amacı insanlarda farkındalık yaratmak, düşündürmek ve empati yapabilmelerini sağlamaktır.
Toplumsal adaletsizlikler, çevre sorunları, savaşlar, göç, yoksulluk, kültürel yaşam gibi konular belgesel fotoğrafçılığın öncelikli alanları gibi görünse de sadece dramatik ya da sorunlu olan durumları değil, günlük hayatın sıradan ama anlamlı kesitlerini de belgeleyebilir. Aslında amaç izleyicide “bu an önemli” duygusunu hissettirebilmektir.
Çekim süreçleri bazen günler, çoğu zaman haftalar hatta yıllar sürebilir. Fotoğrafçı konuyu derinlemesine anlayıp aktarabilmek, çevresiyle ona güven duyabilecekleri bir ilişki kurmak ve hikayenin ana fikrini anlatabilmek için sabırla bekler.
Gerçeği ortaya çıkaran, toplumsal olaylara ışık tutan ve insanların dünyaya bakış açılarını değiştirebilen fotoğrafçı, bir sanatçı olduğu kadar bir gözlemci, araştırmacı ve en önemlisi aktivisttir.
Belgesel Fotoğrafçılığın Önemi
Belgesel fotoğrafçılığın amacı “gerçeği yansıtmak” olduğu için fotoğrafçının objektif bir gözle bakması aynı zamanda insani sorumluluklara sahip olarak saygılı ve anlayışla hareket etmesini gerektirir. Fotoğrafları çekilen insanların mahremiyeti, fotoğraf çekimine izin vermeleri, fotoğrafın ne anlattığı bu sorumlulukların en önemlileridir.
Doğru bir bakış açısıyla çekilmiş bir kare, tüm toplumların hafızasında kalıcı izler bırakabilir.
- yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın başlarında yaşanan toplumsal olaylar belgesel fotoğrafçılığı yalnızca bireysel bir ifade biçimi değil, aynı zamanda politik bir araç haline getirmeye başladı.
Savaşın yıkıcılığı, çaresiz bırakan yoksulluk, insanlar arasındaki eşitsizlik ve adaletsizlikler, tüm bunlara karşı oluşan dayanışma fotoğrafçılar aracılığıyla topluma yansıtıldı ve insanların düşüncelerini değiştirdi.
Jakop Riis
Belgesel fotoğrafçılık alanında önemli isimlerden olan Jakop Riis New York’un gecekondu mahallerinde yoksulluk içinde yaşayan insanların yaşamlarını anlatarak o dönemdeki sosyal iyileştirme hareketlerini tetiklenmesine yardımcı oldu.
Lewis Hine
Lewis Hine’nin çocuk işçilerin çalıştığı zor koşulları ve acımasız gerçekleri belgelediği fotoğrafları toplumda büyük yankı uyandırdı.
Walker Evans ve Dorothea Lange
1929 yılında New York borsasının çökmesiyle başlayan 1930’lu yıllarda özellikle Amerika ve Avrupa olmak üzere tüm dünyayı çok kötü etkileyen Büyük Buhran döneminde Walker Evans, Dorothea Lange insanların zor koşullarda umutlarını kaybetmeden nasıl yaşam mücadelesi verdiklerini görüntüledi. Dorothea Lange’ın en çok bilinen fotoğrafı “göçmen anne” Büyük Buhran’ın sembolü haline geldi ve yoksullukla mücadele eden milyonlarca insanın yüzü oldu.
Robert Capa ve Gordon Parks
İkinci dünya savaşında Robert Capa savaş alanlarındaki fotoğraflarıyla savaşın korkunç ve dehşet verici ortamını görüntüledi. Amerika Birleşik Devletleri’nde yüzyıllardır süregelen ırk ayrımcılığına ve Afroamerikalıların oy hakkının olmamasına karşı koyan Sivil Halklar Hareketinde de Gordon Parks tüm bu ayrımcılık ve eşitsizliğin halkı nasıl etkilediğine dair etkileyici görüntülerle halkı bilinçlendirmeyi başardı.
Vietnam Savaşı ve Sonrası
Vietnam Savaşı’nda Eddie Adams’ın “Saigon infazı” ve Nick Ut’un Napalm bombasından zarar görmüş bir çıplak kız çocuğu fotoğrafı, savaşın insanlara ödetttiği bedeli ve yaşattığı vahşeti dünya çapında gözler önüne sererek savaş karşıtı hareketlerin güçlenmesine yardımcı oldu.
Belgesel fotoğrafçılık insanların bakış açısını değiştirmiş ve değiştirmeye devam etmektedir. Biz de çevremizdeki hikayeleri anlatarak, insanları düşündürerek ve duygularını harekete geçirerek bu sürece katkı sağlayabiliriz.
Dünyayı daha iyi anlamak ve değişim için farkındalık yaratmak adına belgesel fotoğrafçılığın öneminin her zaman bilincinde olmalıyız.
Belgesel Fotoğrafçılık Nedir? Neden Önemlidir? yazısı ilk olarak Technotoday üzerinde yayınlandı.